Arama

Unutulan Bir Büyük: Gökçen Hüseyin Efe'nin Hikayesi

1 yıl önce

Araştırmacı Behiç Galip Yavuz’a göre 1888, Araştırmacı Necat Çetin’e göre 1892 yılında, kimi araştırmacılara göre 1891 yılında, İzmir iline bağlı Ödemiş ilçesinin Ayasuret, şimdiki ismiyle Türkönü köyünde dünyaya gelmiştir.

Millî Mücadele Kahramanlarından Gökçen Hüseyin Kimdir?

Araştırmacı Behiç Galip Yavuz’a göre 1888, Araştırmacı Necat Çetin’e göre 1892 yılında, kimi araştırmacılara göre 1891 yılında, İzmir iline bağlı Ödemiş ilçesinin Ayasuret, şimdiki ismiyle Türkönü köyünde dünyaya gelmiştir. Kara Yusufoğlu aşiretinden gelmektedir. Çakırcalı Mehmet Efe’nin çok yakın akrabasıdır. Amcakızının oğludur. Babası İbrahim, Annesi Hatice’dir. Hatice Hanım, Hüseyin daha 8 yaşındayken vefat etmiştir. Hüseyin çocuk yaşta annesiz kalmış, ayrıca fakir bir ailenin çocuğu olarak büyüdüğü için geçimini yaşadığı köydeki komşularının hayvanlarını güderek yani başkası adına çobanlık yaparak geçirmektedir. Yine bu fakirlikten dolayı eğitimini tamamlayamamıştır. Asıl adı Hüseyin olmasına rağmen, sarı – yeşil arası olan göz renginden dolayı küçük yaşından beri köylüler kendisine Gökçen diye hitap etmeye başlamışlardır.

Gökçen Hüseyin Efe Hangi Sebeple Dağa Çıkmıştır?

Gökçen Hüseyin, çocukluğundan beri aslında Çakırcalı’nın yanında yetişmiştir. Öyle ki, Hüseyin 12 yaşında bir gün Çakırcalı’nın yanına geldiğinde, Çakırcalı, Hacı Mustafa’dan: Hacı, şu Gökçen’in güttüğü koyunlardan birini getir dediğinde, Hüseyin elindeki değneği sallayarak, “Erkeksen gel sen al” şeklinde cevap verir. Bu öyle bir vakur duruştur ki, o dönemde tek bir sözü padişahtan üstün olan, isminin duyulması bile halkın gönlünü korkutan bir isme böyle bir karşılık verebilmiştir. Çakırcalı ise, Amcakızımın oğlu Gökçen hele sen bir serpil, seni yanıma kızan alacağım der. Çakırcalının yanında yetişmesi O’nu Çakırcalı’nın halefi olarak görülmesini sağlamıştır.

Efelik, Zeybeklik geleneğinde, genelde dağa çıkan isimler ya yaşadıkları bir zorluk ya kendilerine ya da yakınlarına yapılan bir haksızlık ya da bir cinayet, asker kaçaklığı gibi durumlardan sonra dağa çıkmaları adet haline gelmişti. Fakat Gökçen Hüseyin için böyle bir durum söz konusu değildir. Gökçen Hüseyin 20’li yaşlara geldiğinde yani 1911 yılında Çakırcalı bir gün Gökçen Hüseyin’in yanına gelerek seni almaya geldim dediğinde, Gökçen Hüseyin, nereden gelinecek, nereye gidilecek, neden dağa çıkılacak gibi hiçbir sorgu sual düşünmeden Çakırcalı’nın yanına katılır. Bu sebeple, diğer zeybekler ya da Efeler gibi dağa çıkması aynı sebeplere dayanmaz. Üstelik dağa çıktığında Gökçen Hüseyin evli ve bir kızı vardır.

Gökçen Hüseyin Ne Zaman Efe Olmuştur? Çakırcalı Gibi Klasik Bir Tutum mu Sergilemiştir?

Gökçen Hüseyin’in Çakırcalının yanına katılmasından yaklaşık 15 gün kadar sonra, Çakırcalı Karıncalı Dağ’da vurularak öldürülmüştür. Çakırcalı’nın hikâyesini ve anlatımını izlemek isteyen takipçilerimiz, yukarıdaki karttan bu videoya ulaşabilirler. Çakırcalının ölümünden sonra Gökçen Hüseyin Efe olup, yaklaşık 3 yıl boyunca dağda hâkim konumunda hayatına devam etmiştir. Fakat burada çok farklı bir yaklaşım vardır. Gökçen Hüseyin Efe’nin dağdaki hükmünün olduğu 3 yıl boyunca ne jandarmaya bir kurşun sıkılmış ne halktan kimseden fidye alınmış ne kolluk kuvvetleriyle çatışılmış ne de herhangi bir vergiye el konulmuştur. Gökçen Hüseyin Efe daha çok halkın yaşadığı zorlukların, özellikle Çakırcalı’nın ölümü sonrası artan çetecilik faaliyetinden dolayı halkın ırzına ve namusuna uzanan eylemlerin karşısında durmuştur. Hatta Ege Bölgesinde Kuvâ-i Milliye çalışmalarının faaliyetine başlayan Celal Bey, yani Celal Bayar’ın bölgede faaliyet gösteren ve Celal Bey’in yakalanması hakkında emir alan pek çok yapı karşısında kendisini saklamış, korumuş ve kollamıştır.

Gökçen Hüseyin Efe Dağdan Ne Zaman İnmiştir?

Gökçen Hüseyin Efe, 1914 yılında, Efeliğinin üçüncü yılına denk gelir, İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin İzmir Sekreteri Celal Bayar, İzmir Valisi Rahmi Bey ve Tire Jandarma Komutanı Yüzbaşı Sarı Edip Bey’in isteğiyle düze iner ve o zaman ki adı Fata olan şimdiki adı Gökçen olan köye yerleşir. Yunan işgaline kadar da bu köyde huzur içerisinde yaşar. Dağda yaşadığı 3 yıl bir nevi Gökçen Hüseyin Efe için, Vatan savunmasının provası niteliğindeydi.

Diğer Efelerin Gözünden Gökçen Hüseyin Efe’yi Anlatmak İstersek?

Gökçen Efe, kişilik bakımından oldukça cesur, mert, bilge ve vakur bir duruşu vardır. Ayrıca istişare etmeye oldukça müsait bir Efe olduğu biliniyor. Öyle ki, kendisinin yanında bir danışmanı olduğu bilinmektedir. Bu sebeple diğer pek çok efe ve çete grubundan farklıdır. Gökçen Hüseyin Efe Millî Mücadeleye için çalışmaya başladığında Demirci Mehmet Efe onun için, Yunan asıl şimdi yanmıştır demiştir. Şehit düştüğünde ise Yörük Ali Gökçen Hüseyin Efe için çok önemli bir kayıptır, çok değerli birinin kaybıdır şeklinde sözler sarf etmişlerdir.

Gökçen Efe Millî Mücadeleye Nasıl ve Ne Sebeple Katıldı?

1918 – 1919’lu yıllara gelindiğinde, Ege Bölgesi gerek kapitalizmin artmasından gerekse sosyo-ekonomik olarak gelir adaletsizliğinin artmasından dolayı en çok çeken bölgelerin başında gelmektedir. İzmir ve çevresinde yaşayan Rum, Ermeni, İngiliz gibi yabancı toplulukların gelirlerinin artması, yörede yaşayan yörüklerin giderek zorlaşan yaşam zorlukları, devletin otoritesinin zayıflaması ve artan vergi yükü toplumu içinden çıkılamaz, yaşanılamaz bir hale getirmekteydi. Bu sebeple bu bölgedeki halk da bir şekilde soluğu dağlarda almakta, Efe – Zeybek gruplarından destek talep etmekteydi fakat bu zamana kadar yaşanan pek çok şeyin dışında asıl efelik vatan savunmasında ortaya çıkacaktı. Gökçen Hüseyin Efe’de, bölgede yürütülen Millî Mücadele – Kuva-i Milliye çalışmalarına sessiz kalmayacaktı.

Celal Bayar’ın anlattıklarına göre, Fata köyüne gelen Yunan zabitleri, Gökçen Efe’yi bir toplantıya davet ederler fakat Gökçen Efe tedbiri elden bırakmayarak tüfeğini de yanına alarak bu toplantıya katılır. Yunan zabitlerden birisi Gökçen Efe’ye bir tütün kesesi uzatır ve bu keseyi Aydınlı bir kızın eteğinden yaptım der. Efe tabi ki bu olaya sessiz kalmayarak bu zabiti yanında götürdüğü tüfekle vurur ve tekrardan mücadeleye katılmak için dağa çıkar. Kuva-i Milliye mücadelesi sırasında yanında 300 kadar da kızanı vardır.

Gökçen Hüseyin Efe’nin Mücadelesi Nasıl Gerçekleşti?

Gökçen Hüseyin Efe, Millî Mücadeleye katılmak için dağa çıktıktan sonra genellikle gerilla taktiği uygulayarak Yunan birliklerine saldırmaktaydı. İlk faaliyeti ise 11 Temmuz 1919’da Fata Baskını oldu ve burada bir Yunan karakolunu ele geçirerek, tüm Yunan askerlerini öldürüp, cephaneye el koydu. Yine aynı tarihlerde Ödemiş Jandarma Tabur Kumandanından el bombaları ve askeri cephaneler isteyerek İzmir – Aydın Demiryolunu tahrip ederek, düşman kuvvetinin bağlantılarını kesme eylemlerini de gerçekleştirmiştir. Yunan ordusu Gökçen Hüseyin Efe’nin çevik ve atılgan olduğunu özelikle korkusuz olduğunu çok iyi bildiğinden ele geçirdikleri her noktada Gökçen Efe’nin öldüğünden bahsetmekteydiler. Öyle ki, Tire’de çanlar çaldırıp Gökçen Efe’nin öldüğünü halka duyurdular. Bu durum karşısında Yunan birliklerinin karşısına çıkan Gökçen Efe bölgedeki Yunan birliklerini tekrar dağıtmıştı. Yunan birliklerinin amaçlarından biri de halkın gözünde korku salmaktı. Gökçen Efe ise halkın gönlüne huzur sağlamaktaydı.

Tire’nin kurtuluşunda çok önemli pay sahibi olan Gökçen Hüseyin Efe’nin sağlık durumunun iyi olmadığını öğrenen Yunan ordusu, 18 Kasım 1919 tarihinde Gökçen Efe’nin üzerine gelerek Kaymakçı – Kurucaova arası bir mevkide 5000 kişilik bir ordu ile Gökçen Efe’yi daha 28 yaşında şehit etmişler ve bunu bir bayram gibi de kutlamışlardır. Sonuç olarak, Millî Mücadeleye katılmasının üzerinden daha aylar geçmiş olmasına rağmen çok önemli işlere imza atan bir kahraman olan Gökçen Hüseyin Efe, Yunan İşgal Kuvvetleri için de bu kısa sürede bir baş belası haline gelmiştir.

Gökçen Hüseyin Efe’yi kısacık Millî Mücadele döneminde en değerli kılan şeylerin başında Çakırcalı Mehmet Efe’nin halefi olması ve düsturunu ondan alması gelmekteydi. Bu sayede mücadelesinde yanında çok kıymetli zeybekler ve çok kıymetli kızanlar bulabilmekteydi. Ayrıca gerçekleştirmiş olduğu eylemler sayesinde Kuva-i Milliye hareketinin ihtiyaç duyduğu ve örgütlenme için gerekli olan zamanı sağlamıştır. Yaptıkları sayesinde, Halide Edip Adıvar’ın yazmış olduğu Efe’nin Yemini isimli kitaba da ilham kaynağı olmuştur.

Şehitliği üzerine çocukları Celal Bayar tarafından himaye edilmiş ve eğitimleri tamamlanmıştır. Mezarı ise şehit olduğu Sındırgı Deresinden alınarak Kaymakçı Maşattepe’deki Anıt Mezara defnedilmiştir. Ayrıca kendisinin ve çocuklarının yaşadığı ve savunurken şehit olduğu Fata köyüne kendi namı olan Gökçen ismi verilmiştir ve aziz hatırası onurlandırılmıştır.

Etiketler : gökçen hüseyin gökçen hüseyin efe efe zeybek efeler tarihi zeybekler tarihi ödemiş tarihi gökçen efe
İbrahim Avcı
İbrahim Avcı

12 yıldır içerisinde bulunduğum sektördeki hizmet verdiğim ana konular; Marka Yönetimi, Pazarlama, Reklamcılık, Dijital Medya ve Dijital Dönüşüm'dür. Sektörde değişim arzulayan ve hizmet almak isteyen firmalar ve girişimler benimle irtibata geçebilirler.

Beğendim
Bayıldım
Komik Bu!
Beğenmedim!
Üzgünüm
Sinirlendim
Bu içeriğe zaten oy verdiniz.

Yorumlar